Türkiye’de tarım sektörü son yıllarda oldukça zor bir sınavdan geçerken TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Mardin İl Temsilcisi Muhammed Aslan, uygulanan yanlış tarım politikaları yüzünden ülkemizde çiğ süt üretimini de olumsuz etkilediğini söylüyor. Aslan, “Ülkemizde, 2020 yılında toplam çiğ süt üretimi 23.50 milyon ton iken, bu rakam yüzde 8.3 azalışla 2022 yılında 21.56 milyon ton seviyesine düşmüştür” dedi.
1 Haziran Dünya Süt Günü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) tarafından 2001 yılında ilan edilmiş ve 22 yıldır çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Süt ve süt ürünlerinin insan sağlığı için öneminin yanında ekonomiye ve toplumsal yaşama katkılarını hatırlamak ve hatırlatmak amacıyla düzenlenen etkinliklerle süt tüketimin artırılması hedeflenmektedir.
1 Haziran Dünya Süt Gününü kutlayan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Mardin İl Temsilcisi Muhammed Aslan, “Doğru ve dengeli beslenme tüm bireyler için önemlidir. Süt ve süt ürünleri kalsiyum ve fosfor başta olmak üzere pek çok mineral, yağda çözünen (A, D, E ve K grubu) ve B grubu vitaminler, süt proteinleri ve esansiyel aminoasitler bakımından önemli bir kaynaktır. Özellikle çocuklar, menopoz sonrası kadınlar ile gebe-emziren kadınlar için günlük süt ve süt ürünleri tüketimi 3 porsiyon (1 su bardağı süt ve 1 kase yoğurt) olarak tavsiye edilmektedir. Ayrıca içerdiği kalsiyum ve fosfor mineralleri ile diş ve kemik gelişimine katkıda bulunur, kemik erimesi olarak bilinen osteoporozun gelişimini yavaşlatır. Bunun yanında arteriyel kan basıncının düzenlenmesi ile hipertansiyon riskinin azalmasında yardımcı olan, doygunluk hissi vererek obezite, yağ dokusundaki enflamasyon baskısını azaltarak Tip-2 Diyabet gelişimini sınırlayan bir gıda maddesidir” açıklamasını yaptı.
YÜZDE 8.3 AZALDI
Son yıllarda çiğ süt üretiminin düştüğünü kaydeden Muhammed Aslan, “Ülkemizde, 2020 yılında toplam çiğ süt üretimi 23.50 milyon ton iken, bu rakam 2022 yılında 21.56 milyon ton seviyesine düşmüştür (%8,3 azalış). Bu dönemde nüfusumuz 83.60 milyondan 85.28 milyona çıkmıştır (%2 artış). Bu veriler, son yıllarda uygulanan tarım politikalarının yanlışlığını gözler önüne sermektedir. Yüksek enflasyon ile sürekli artan yem fiyatları, besicilerimizin finansal sorunlar yaşamasına, hayvanlarını besleyememesine, verimin düşmesine ve hatta kesimhaneye göndermek zorunda kalmasına sebep olmaktadır. Artan nüfusumuza yetecek ve sağlıklı besleyecek temel gıda maddelerinin üretiminde sınıfta kalıyoruz, beslenme ile önlenebilecek hastalıklara davetiye çıkarıyoruz” şeklinde konuştu.
“Süt kimyasal bileşenleri ile mikroorganizma gelişimi için uygun bir gıda maddesidir.” diyen Aslan, “Bu nedenle hijyen koşullarının uygulandığı ortamda sağımın gerçekleşmesi, üretim yapılan yere ulaştırılana kadar hızla soğutulması önemlidir. Ancak ülkemizde üretilen çiğ sütün yaklaşık %40’ı kayıt dışı olarak tüketilmektedir. Sütün bozulmadan korunması ve tüketiciye sağlıklı şekilde ulaştırılması için pastörizasyon ve UHT şartlarında işlenmesi ve uygun şekilde ambalajlanması gerekmektedir.
Süt, önemli bir gıda maddesi olmanın yanısıra, dünyada en fazla üretilen ve yıllık 307 milyar dolarlık üretim değerine sahip tarımsal bir üründür. Küresel düzeyde diğer tarım kollarında olduğu gibi süt sektöründe de sürdürülebilirlik önem kazanmış, iklim değişikliği, biyoçeşitlilik, çiftlik ve kooperatif yönetimi, pazar ve tüketici algısı, kırsal ekonomi alanındaki çalışmalar yoğunlaşmıştır” ifadelerini kullandı
Aslan sözlerini şöyle sürdürdü: “Süt sektörü çiftlikten sofraya tüm değer zincirinde kayda değer iş imkanı yaratması ile kadın istihdamını artırmakta ve kırsaldan kente göçün önlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Süt üretimi bitkisel üretimle birlikte yapıldığından, tarımsal alanların tahribatının önüne de geçmektedir. Süt sektörü, kırsal nüfusun gelir elde etmesinin yanı sıra adil bir gelir dağılımına yardımcı olur. Dünya genelinde 37 milyon süt işletmesi kadınlar tarafından yönetilmektedir. Bu da, kadının ekonomiye katacağı katma değer açısından oldukça önemlidir.
Sonuç olarak, süt üretiminin ve tüketiminin arttırılmasına yönelik stratejik plan ve politikaların ivedilikle geliştirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda Gıda Mühendisleri Odası olarak görüşlerimizi aşağıdaki maddeler halinde sıralamaktayız:
Kaliteli süt üretimi için süt hayvancılığı ile uğraşan çiftçi ve köylüye verilen destekler artırılmalı, aile çiftçiliği özendirilmeli, kırsal kalkınmaya önem verilmelidir;
Okul sütü projesi uygulamasına yaşanılan sorunların çözülmesi kaydıyla devam edilmeli, projeye yerel işletmelerin dahil edilmesi sağlanmalıdır, Süt üreticilerinin bir araya gelmesini sağlayacak üretici birlikleri ve kooperatifler kurulmalı, gerekli destekler sağlanmalıdır. Pastörize ve UHT (uzun ömürlü) süt tüketiminin yaygınlaşması özendirilmelidir, süt ve ürünlerindeki denetim artırılmalı, kayıt dışı üretime ve satışa izin verilmemelidir. Gıda mühendisleri üretimden denetime kadar her aşamada yer almalıdır. Bu anlamda Gıda Mühendisleri Odası tarafından Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı‘na önerilen “Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanı” sistemi yaşama geçirilmelidir. Tüketiciler üzerinde ciddi yanılgılara neden olan “bilgi kirliliğinin” önlenmesi konusunda, süt ve ürünleri alanında uzmanlaşmış meslek grupları ve kuruluşları ile işbirliğine gidilmeli, toplumu doğru şekilde bilgilendirme konusunda çaba sarf edilmelidir.”