Reklam

Kemal Kahraman Yazdı: Üstünü Çizmek

Kemal Kahraman Yazdı: Üstünü Çizmek
Kemal Kahraman Yazdı: Üstünü Çizmek
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 25 Eylül 2024 20:48

Sizlerin desteği ve katkılarıyla daha hızlı ve doğru haberler sunabilmek için WhatsApp haber ihbar hattımıza yaşadığınız, tanık olduğunuz olayları bize anında bildirebilirsiniz.

Geçenlerde iki arkadaş tartışıp kavga etmişler. Onlardan birisi yanıma gelerek arkadaşına karşı hata işlediğini, söylediklerinden ve yaptıklarından dolayı pişman olduğunu söyleyerek kendilerini barıştırmamı istedi. Bende tartıştığı arkadaşına giderek arkadaşının pişman olduğunu ve onu affetmesini kendisinden rica ettim.  Bana cevaben: ‘’Hocam ben onu affetmem, onun üzerini çizdim.’’ dedi.

Değerli okurlarım! İnsanlar bazen kızabilir, sinirlenebilir, öfkelenebilir, bağırıp çağırabilir hatta kavga dövüş de edebilirler. Bunlar normal şeylerdir. Çünkü biz insanlar meleklerden farklı olarak hata, kusur ve günah işleyebilen varlıklardır. Yani melek değiliz. Hepimiz hata, kusur ve günah işleyebiliriz; asıl olan bunlarda ısrarcı olmamaktır. Nitekim Kur’an hatasız insan var etmeyi amaçlamaz, aksine hata ettiğinde ondan vazgeçebilen insanı över. (Nisâ, 4/17, 48; Mâide, 5/39; Zümer, 39/53; Furkân, 25/70) Efendimiz (s.a.s) de ‘’Âdemoğullarının hepsi günah işler. Günah işleyenlerin en hayırlısı tövbe edenlerdir.’’ diye buyurmuştur.

Bazen bilerek veya bilmeyerek, bazen unutarak veya farkında olmayarak, bazen de istemediği halde o an içinde bulunduğu şartların bir gereği olarak duygularına kapılıp insanları incitmiş, üzmüş, gönlünü kırmış, küstürmüş olabiliriz. Bu durumda yapılacak şey bellidir. Önce kişi hatasını ve kusurlarını kabullenme erdemini göstererek gocunmadan, gurur yapmadan ve aşağılık psikolojisine girmeden af/özür dilemelidir. Zira özür dilemek nefse güç gelse de kişinin değerini azaltmadığı ve onu küçültmediği gibi bilakis kişiyi yüceltir. Sonra da küstürmüş olduğu kişiyle arayı düzeltmek ve hatayı telafi etmek için çalışmalıdır. Eğer ona bir kötülük yapmışsa ardından ona hemen bir iyilik yapmaya uğraşmalıdır.

Bizler hata ve günah işlediğimizde Ğaffar olan Rabbimizden günahlarımızı affetmesini, tövbe ve niyazlarımızı kabul etmesini isteriz. Aynı şekilde insanların da hata ve kusurlarımızı bağışlamasını ve özrümüzü kabul etmesini isteriz Öyleyse bizlerde özür dileyen kimselerin özrünü kabul etmeli, kusurlarını bağışlamalıyız. Kısacası; affedilmek için affetmek gerekir.

Peki, neden bazen affetmekte bu kadar zorlanıyoruz? Kanaatimce; bize zarar vermek ve bizi zora sokmak amacıyla kasıtlı ve bilerek yapılan hataları affetmekte zorlanırız. Hele bu hatayı aileden biri bize yapmışsa onu affetmekte daha da zorlanırız. Çünkü aile bireylerinin birbirlerinden talepleri ve beklentileri daha fazladır. Ne güzel söylemiş Cenap Şahabettin  “Affeden asildir ama af dileyen daha asildir.” Affetmek büyüklüğün şanındandır. Ayrıca insanların güven ve sevgisini kazanmaya da vesile olur. (Âl-i İmrân 3/159)

Allah’ın esmâ-i hüsnâsından biri olan Afüv, (Hac, 22/60) kullarının günahlarını çok affeden anlamındadır. Bunun için O affı ve affedenleri sever ve kullarının da affedici olmalarını ister. (Araf 7/199)  Peygamberimiz (s.a.s.) de “…Kul başkalarının hatalarını affettikçe, Allah da onun şerefini yükseltir…” (Müslim, Birr, 69) diye buyurmuştur. Bunun için bizler de kardeşlerimizin, akrabalarımızın, arkadaşlarımızın, dostlarımızın, komşularımızın ve tüm insanların hatalarını görmezden gelerek kusurlarını affetmeliyiz.

Bukowski diyor ki; “Hatalarını telafi etmeye çalışan birine geçmişteki hatalarını hatırlatmayın. Bu, düştüğü yerden kalkmaya çalışan birini tekmelemekten farksızdır.” Kur’an’ı Kerim müminlerin en önemli özelliklerinden biri olarak şunu söylüyor: ‘’(Onlar ki) öfkelendiklerinde öfkelerini yutarlar ve insanları affederler.’’ (Al-i İmran 3/134) Yalnız affettiği kişiye sürekli affettiğini hatırlatarak başa kakmak suretiyle ‘sahte affedicilikten’ uzak durmak gerekir.

Affetmek; insanın gönlünü kin, nefret, haset ve düşmanlık gibi duygulardan arındırdığı için aslında kişi affederek kendisine iyilik etmiş olur. Yapılan araştırmalarda, affedici ve sevgi dolu olan insanların stresten kaynaklanan sırt ağrısı, uykusuzluk ve mide ağrılarının önemli ölçüde azaldığı, daha az hastalandıkları; bu insanlarda kalp hastalıkları, sindirim sistemi rahatsızlıkları, hormonal bozukluklar gibi ruhsal ve fizyolojik rahatsızlıkların da en aza indiği tespit edilmiştir.

Hata eden, kusur işleyen, ağzından kötü sözler çıkan, çirkin davranışlarda bulunan ve günah işleyen birini gördüğümüzde hemen üzerini çizmemeliyiz. Bu dünyada işledikleri her bir hatadan dolayı insanların üstünü çizmeye kalkışırsak üzeri çizilmedik- bizde dâhil- hiç kimse kalmaz. Çünkü hepimiz hata işliyoruz. Sonuçta hiç birimiz ne sütten çıkmış ak kaşığız ne de peygamber ve meleğiz. Bundan dolayı hatasız dost arayan dostsuz kalır.

İnsanın öfkesine ve kötü duygularına hakim olup karşısındakinin hatasını affetmesi hem olgunluktur hem de erdemdir. Ayrıca affetmek Peygamberin ahlakı (Araf, 7/199) ve takva ehlinin özelliklerinden birisidir. (Ali İmran, 3/134)

Sakın! ‘’Kendinizi de affetmeyi unutmayınız.’’

Sahi! Siz affedenlerden misiniz?

 

 

 

 

Reklam